Nereye Böyle

Dünya genelinde hızla artan nomofobiyi bilmeyenler vardır tahminimizce. İlk duyulduğunda birkaç tahmin yürütmek mümkün: no-mo-fobi… Hayır diyememe korkusu mu acaba? Bir şeyin yok olması korkusu da olabilir veya yalnızlık korkusu… Doğru cevap: Hiçbiri. ‘No mobile phobia’dan türetilmiş olan bu sözcük, aslında “cep telefonu ile sağlanan iletişimden kopmaktan aşırı korkma” anlamına gelmekte ve teknoloji çağının salgın hastalığı olarak bilinmekte!

GÖZLERİMİN İÇİNE BAK!

İnternete ulaşmanın en kolay ve pratik yolu mobil uygulamalar olduğundan, sosyal medya kullanımının nomofobiyi besleyen en önemli kaynak olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü, akıllı telefonlar aracılığıyla sosyal medyayı takip etmenin çok kolay olmasının yanında, olan biteni anında öğrenme, her an görünür olma ve takdir edilme arzusu da bu bağımlılığı tetikliyor.

İşte kişilerin sosyal medyadaki kendilerini ispat etme çabası yüzünden keyif almak için yapılan birçok şey, katılınan birçok etkinlik zevk değil endişe veriyor artık.

O anları hissederek yaşamak varken birçok insan ekranın arkasından bakıyor olan bitene. Sohbet etmek için bir araya gelen insanların elinde kalan, birbirinin aynısı olan onlarca fotoğraf karesinden ibaret! Sağlıklı bir iletişimin olmazsa olmazı göz teması ise can çekişiyor!

Modern Çağ Kölelerine Naçizane Tavsiyeler:

Eğer siz de yanı başınızda olsa dahi telefonunuzu sürekli kontrol ediyorsanız, dışarı çıkarken yanınıza almayı unutmak sizi çaresiz hissettiriyorsa, bir saatten az da olsa telefonunuzu kapatamıyorsanız, şarjı bittiğinde ya da çekmediğinde anksiyete belirtileri yaşıyorsanız, size bir iyi bir de kötü haberimiz var! Kötü haber; tıp literatürüne geçen bir ruhsal rahatsızlık türü artık bu, aman hafife almayın. İyi haber; erken teşhis hayat kurtarır!

Nomofobik olmaktan basit metotlarla kurtulmanın yolları mevcut. “Akıllı telefon detoksu” yapmayı deneyebilir, bu yöntem sayesinde telefonunuzun size değil, sizin ona hükmetmenizi sağlayabilir ve bu bağımlılığı hayatınızdan çıkarabilirsiniz.  Bir konsere, tiyatroya ya da davete katıldığınızda etkinlik esnasında bir süre boyunca telefonunuz çalmadığı sürece çantanızdan çıkarmama kararı alın mesela. Ve bu süreyi giderek arttırın. Zamanla bunun aslında zorlu bir uğraş değil, büyük konfor olduğunu da fark edeceksiniz. Hepsinin yanı sıra, bu sayede her gün geçtiğiniz sokaklarda gördüğünüz ağacın türünü, çiçeğin rengini fark edeceğinizden, çevrenizdeki insanları gerçek anlamda dinleyip anlayabileceğinizden, katıldığınız faaliyetlerden çok daha fazla keyif alacağınızdan, sıklıkla gittiğiniz yerlerde görmediğiniz birçok şeyi keşfedeceğinizden de hiçbir şüpheniz olmasın.

Peşin hükümlü de olmamak lâzım, belki de siz  modern çağa kafa tutan  ender insanlardan, nomofobikleştirilemeyenlerdensinizdir.

Öyleyse, siz çok yaşayın!

Zeynep Şeyda ŞAHİN

BM Dergi

Öncekini Oku

Facebook yalnızca bir sosyal medya platformu olmak istemiyor

Sonrakini Oku

Dolar’ın 400 Yıllık Hikayesi

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.